Yokluktan Hayata: Yolculuğun Başlangıcı
Her şeyin başında, biz ölüydük ve Allah bizi diriltti. Kur’an-ı Kerim, bu hayat yolculuğumuzu şu ayetle gözler önüne seriyor: {Allah’ı nasıl inkâr edersiniz ki, siz ölüydünüz de O sizi diriltti. Sonra sizi öldürecek ve yine diriltecek, sonunda da O’na döndürüleceksiniz.} [Bakara: 28]. Bu dünyaya yokluktan geldik, hiçlikten. Ancak Allah, merhametiyle ruhlarımızı canlandırdı ve ölümden sonra bizi yeniden hayata döndürecek, hiç kimsenin kaçamayacağı bir hesap günü için.
Büyük Emanet: İnsanın Seçimi ve Hayatın İmtihanı
Peki, biz neden buradayız? Hayatın imtihanını kabul etmemizin nedeni nedir? Bu derin sorunun cevabı, Ahzâb Suresi’ndeki şu ayette yatıyor: {Biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten kaçındılar, bundan korktular. Onu insan yüklendi. Şüphesiz ki o, çok zalim ve çok cahildir.} [Ahzâb: 72]. Gökler, yer ve dağlar bu emaneti kabul etmeye cesaret edemediler, zorluğu ve ağırlığı karşısında korkuya kapıldılar. Ancak insan, bu meydan okumayı kabul etti. Biz, bu dünyada olmayı seçtik ve bu emaneti taşımayı kendi irademizle kabul ettik.
Büyük Şahitlik: Kendi Üzerimize Şahitlik Ettiğimiz An
Seçimimiz tesadüf ya da rastlantı değildi. Aksine Allah, biz insanlara şahitlik etti ve insanlık tarihinin bu önemli anında: {Rabbin, Âdemoğullarının bellerinden zürriyetlerini almış ve onları kendilerine şahit tutarak: “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” demişti. Onlar da: “Evet, (şahit olduk) sen bizim Rabbimizsin” demişlerdi.} [A’râf: 172]. Şahit olduk ki Allah bizim Rabbimizdir ve kıyamet gününde bu ahdi unutmayacağız. Bu şahitlik sadece söylenen sözlerden ibaret değil, her insanın derinliklerinde bulunan bir kabul ve doğru yolu bulma içgüdüsüdür.
Doğru Fıtrat ve Lethe Nehri: Efsanelerden Gerçeklere
Bazı eski mitlere, özellikle Yunan mitolojisinde geçen “Lethe Nehri” efsanesine baktığımızda, bu fıtratla büyük bir benzerlik görüyoruz. Efsane, ruhların dünyaya girmeden önce Lethe Nehri’nden içerek önceki hayatlarını unuttuklarını anlatır. Ancak İslam’da, Allah, kalplerimize kendisiyle olan buluşmamızın hatırasını yerleştirdi, bu hatıra doğru yolu bulmamız için bir pusula işlevi görür.
Kur’an-ı Kerim: Bu Yolculukta Rehber ve Kılavuz
Allah, bizi bu hayatta yol göstermeden bırakmadı. Kur’an-ı Kerim, son ilahi kitap olarak bu zor imtihanda bize ışık tutmak için geldi. Başarıya giden yolu gösteren bir rehberdir, bizi Allah’ın vaadi olan cennete ulaştırır. Sonuç olarak, Allah bizi büyük bir hikmetle yarattı, bize doğru yolu bulmamız için fıtratı ve rehber olarak da Kur’an-ı Kerim’i verdi. Bu dünyada başarıya ulaşmak ve cennete kavuşmak için bu ikisine sıkı sıkıya sarılmalıyız.
Neden Yaratıldık?
Sonuç olarak, Allah bizi boş yere yaratmadı. Bizi yüce bir amaç için yarattı ve kalplerimize gerçeği arama içgüdüsünü yerleştirdi. Bu dünyada seçimlerimizden sorumluyuz ve doğru yolu bulmak için Kur’an-ı Kerim’e sarılmalıyız. Çünkü Kur’an, büyük imtihanda başarıya ulaşmanın ve Allah’ın müminlere vaad ettiği cennete ulaşmanın rehberidir.
En son makaleleri okumak için lütfen Türk Blog ana sayfasını ziyaret edin.